1. Anasayfa
  2. F1

Renault’nun Formula 1’deki Yükselişi ve Düşüşü: Başarı Bir Devri Nasıl Sona Erdirdi?

Renault’nun Formula 1’deki Yükselişi ve Düşüşü: Başarı Bir Devri Nasıl Sona Erdirdi?
0

Renault, 2026’dan itibaren Formula 1’de güç ünitesi tedarikçisi olarak yer almayacak

Renault, 2026 sezonundan itibaren Formula 1’de güç ünitesi tedarikçisi olarak yer almayacağını resmen açıkladı. Fransız üreticinin spordaki bu uzun soluklu varlığının sona ermesi, Formula 1’in en köklü ve etkili motor üreticilerinden birinin vedası anlamına geliyor.

2025 sezonunun Abu Dhabi Grand Prix’sinde, Renault motorlu araçların arka sıralarda mücadele etmesiyle birlikte, markanın F1’deki son yarışı oldukça sönük geçti. Bir dönem spora damgasını vuran Renault, son yıllarda ise rakiplerinin gerisinde kalmıştı.

Renault’nun Formula 1’den çekilmesi, sporda bir devrin kapanmasına işaret ediyor. Fransız üretici, F1’deki inişli çıkışlı serüveninde Williams, Benetton, kendi fabrika takımı ve Red Bull ile şampiyonluklar yaşadı. Renault güç ünitelerinin karakteristik sesi, F1 tarihinin en tanınan ve beğenilen motor sesleri arasında yer aldı. Fernando Alonso’nun 2020’de 2005 model R25 ile attığı tur, yakın dönemin en unutulmaz anlarından biri olarak hafızalara kazındı.

Sezon finalinin ardından V6 güç ünitesinin sessizce çalışması, Renault’nun F1’deki büyülü geçmişini yansıtmaktan uzaktı. Bu durum, markanın son on yıldaki yarıştan ziyade kurumsal önceliklere odaklanan yaklaşımının bir özeti niteliğindeydi.

Yönetim kurulu müdahaleleri, Renault’nun kısa vadede spora dönme ihtimalini ortadan kaldırdı. Marka, müşteri takımı olmayan tek üretici konumuna düştü. Bunun temel nedeni ise Renault güç ünitelerinin güvenilirlik sorunları ve rakiplerine kıyasla yetersiz performansıydı. Ancak son on yıl hariç tutulduğunda, Renault’nun F1’de oldukça başarılı ve hırslı bir geçmişi bulunuyor.

Kuruluş Yılları: 1977-1986

Renault’nun Formula 1 hikâyesi, 1970’lerin başı ve 1980’lerin ortasında, hem takım hem de tedarikçi olarak başladığı dönemle şekillendi. Takımın yönü, sık sık yaşanan politik çekişmeler ve istikrarsızlık nedeniyle oldukça dağınıktı.

1977’de, “Sarı Çaydanlık” lakaplı ilk turbo motorlu aracıyla sporda bir ilke imza attı. Bu araç, aşırı ısınma sorunlarıyla biliniyordu. İki yıl sonra, Jean-Pierre Jabouille’un Fransa’da elde ettiği zaferle turbo motorlu bir araç ilk kez yarış kazandı.

Alain Prost’un 1981’de takıma katılmasıyla başarılar art arda geldi. Prost, 1983’te Dünya Şampiyonu Nelson Piquet’nin ardından ikinci oldu. Ancak Prost, Renault’nun gelişim eksikliğini eleştirerek markayı kamuoyu önünde suçladı ve kısa süre sonra takımdan gönderildi.

1985’te kokpit üstü ilk kamera gibi teknolojik yeniliklere rağmen, finansal sorunlar takımın faaliyetlerini sonlandırdı. Renault, 1986’da Lotus ve Ligier’ye motor tedarik ettikten sonra spordan tamamen çekildi.

Geri Dönüş ve Altın Yıllar: 1989-1997

Renault, 1989’da Williams ile yaptığı fabrika motor tedarik anlaşmasıyla spora geri döndü. İlk yıl RS1 3.5 V10 motorun güvenilirlik ve yakıt tüketimi sorunları vardı. Thierry Boutsen’in Kanada’daki galibiyetiyle Renault, F1’e güçlü bir dönüş yaptı.

1990 yılı hayal kırıklığıyla geçerken, 1991’de Williams-Renault, Honda motorlu McLaren’lara ciddi bir rakip oldu. Nigel Mansell’in geri dönüşüyle takım ivme kazandı. 1992’de FW14B şasisiyle başlayan Williams-Renault dönemi, Mansell’in 16 yarışta 9 galibiyet aldığı bir dominasyon çağına dönüştü.

1993’te Prost’un gelişiyle takım, FW15C ile teknolojik anlamda zirveye ulaştı. Prost 7, Damon Hill ise 3 galibiyet aldı. Renault, üst üste iki yıl şampiyon takımı motorlarıyla destekledi.

1994, Ayrton Senna’nın Imola’daki trajik kazasıyla sarsıcı geçti. Williams, takımlar şampiyonluğunu kazansa da, pilotlar şampiyonluğunu Michael Schumacher aldı.

1995’te Renault, ikinci takım olarak Benetton’a motor vermeye başladı ve bu, şampiyonada neredeyse tekel oluşturdu. Benetton, Renault motoruyla çifte şampiyonluk yaşadı.

1996 ve 1997’de Williams, Renault motorlarıyla iki kez daha çifte şampiyonluk elde etti. Benetton ise bu dönemde gerilemeye başladı. Renault, 1997 sonunda spordan çekildiğinde, altı sezonda beş takımlar şampiyonluğu, 75 yarış galibiyeti ve 82 pole pozisyonu elde etmişti.

2000’li Yılların Başında Fabrika Takımı Başarısı: 2005-2006

Renault, 2001’de Benetton’u satın alarak F1’e döndü ve 2002’de tam anlamıyla fabrika takımı olarak yeniden yapılandı. Enstone merkezli takım, yeni sahiplerine uyum sağlamak için zamana ihtiyaç duydu. 2003’te Fernando Alonso’nun galibiyetiyle ilk zaferini elde etti.

2004’te Jarno Trulli’nin tek galibiyeti, takım içi anlaşmazlıkların gölgesinde kaldı. 2005 ve 2006’da ise tüm parçalar bir araya geldi. Renault güç ünitesi, griddeki en güvenilir motor olarak öne çıktı. Alonso, 2005’te ilk şampiyonluğunu kazandı ve 2006’da Schumacher ve Ferrari’ye karşı unvanını korudu.

Alonso’nun McLaren’a transferiyle takım liderliği Giancarlo Fisichella’ya geçti, ancak Renault eski gücünü kaybetti ve orta sıralara geriledi.

Crashgate ve Red Bull ile Diriliş: 2007-2013

Renault, 2007’den itibaren Red Bull’a motor tedarik etmeye başladı. Ancak 2008 Singapur Grand Prix’sinde Nelson Piquet Jr’ın kasıtlı kazası, takımın ve markanın itibarını zedeledi. Skandalın ardından Renault, takımın çoğunluk hissesini Genii Capital’e sattı.

Bu dönemde Red Bull, Adrian Newey ve Sebastian Vettel’in liderliğinde şampiyonluk adayı oldu. 2010’da çifte şampiyonluk, 2011’de ise 19 yarışın 12’sini kazanan Red Bull-Renault iş birliğiyle devam etti. Vettel, 2012 ve 2013’te de şampiyon oldu ve 2013’te üst üste dokuz galibiyet aldı.

V8 döneminin sonunda, Renault Red Bull’a dört çifte şampiyonluk, 41 galibiyet ve 52 pole pozisyonu kazandırdı.

Teknolojik Devrimi Hafife Almak: 2014 ve Sonrası

Renault, 2014’te yürürlüğe giren yeni güç ünitesi kurallarını hafife aldı. Motorlar hem güçsüz hem de güvenilmezdi. 2014’te Red Bull’un Daniel Ricciardo’su ile üç galibiyet, 2015’te ise galibiyet alınamadı. 2016’da ise sadece iki zafer elde edildi.

Red Bull ile ilişkiler hızla bozuldu. Renault, 2016’da Enstone’un kontrolünü tekrar alarak beş yıl içinde şampiyonluğa dönmeyi hedefledi. Ancak takım, 2016’da sadece sekiz puanla dokuzuncu oldu. Yönetim değişiklikleri hız kazandı; Fred Vasseur’un ayrılışıyla Cyril Abiteboul takım patronu oldu.

2017 ve 2018’de Carlos Sainz’ın gelişiyle takım yükselişe geçti, ancak Red Bull ile ilişkiler tamamen koptu. Red Bull, 2017 ve 2018’de Renault motorlarını markasız kullandı.

Yönetim Hataları ve Renault’nun Kaderinin Mühürlenmesi

Bu dönemde Renault, müşteri takımlarını neredeyse tamamen kaybetti. Red Bull, sorunlu Honda motorunu bile Renault’ya tercih etti. McLaren ile yapılan güç ünitesi tedarik anlaşmasında, Abiteboul’un McLaren’a fabrika takımıyla teknoloji paylaşımı teklif etmesi, McLaren tarafından reddedildi ve takım 2021’de Mercedes motoruna geçti. Renault, müşteri takımı olmayan ve güç eksikliği yaşayan bir üreticiye dönüştü.

2021 sezonunda Renault markası tamamen kaldırıldı ve takım Alpine olarak yeniden adlandırıldı. Ancak bu yeniden yapılanma da beklenen başarıyı getirmedi.

Laurent Rossi’nin liderliğinde açıklanan “100 yarışlık plan”, takım üzerinde daha önce görülmemiş bir baskı oluşturdu. Takım danışmanı Alain Prost, 2022’de Rossi’yi yetersizlikle suçlayarak ayrıldı. Otmar Szafnauer 2022’de takım patronu oldu, ancak 2023 yazında görevden alındı. Bruno Famin’in yerine 2024’te Oliver Oakes getirildi. Teknik direktörlerde de benzer bir sirkülasyon yaşandı. Rossi ise 2023 ortasında sessizce görevden alındı.

Sonun Başlangıcı

Rossi’nin ayrılığının ardından yapılan kurumsal açıklamada, Alpine’in gelişiminin yeni bir aşamaya geçtiği belirtildi. Ancak bu süreç, takımın kendi kendini yok etmesine yol açtı.

Crashgate’ten sorumlu tutulan Flavio Briatore’nin dönüşü bile, Renault Group CEO’su Luca De Meo’nun yıllarca süren yanlış yönetimini telafi edemedi. 2025 sonunda motor programının kapatılması, yönetim kurulu ve CEO’nun F1 takımını yönetmedeki yetersizliğinin bir göstergesi oldu. De Meo, Renault’nun yalnızca pazarlama departmanının isteğiyle F1’de yer aldığını itiraf etti.

Renault, 1997’de şampiyonluk kazanan FW19 şasisini satışa çıkardı. 50 yıllık bir geçmişin, yarış kazanılamadığı için silinmeye çalışılması, markanın spordaki mirasına gölge düşürdü.

Alpine, 2026’dan itibaren Mercedes güç ünitesi kullanacak. Bir motor üreticisi, artık rakip bir üreticinin müşterisi konumuna geldi. Bu, Mansell, Prost, Hill ve Vettel gibi isimleri şampiyonluğa taşıyan Renault’nun bugünkü haliyle hiçbir ortak noktası olmadığını gösteriyor.

Günümüz izleyicileri için Renault, bir hayal kırıklığı olarak görülse de, 1990’lar ve 2000’lerin başında sporu takip edenler için markanın ikonik motor sesleri ve tasarımları unutulmaz. Renault, F1 tarihinin en iyi motorlarından birini üretti.

Renault’nun F1’deki başarısı, markanın sonunu getirdi. Yönetim, F1 programını bir kukla gibi yönetebileceğini düşündü ve sonunda kendi ipini çekti.

Kaynak: Motorsport Week // https://www.motorsportweek.com/2025/12/19/an-ode-to-renault-how-success-led-to-the-death-of-an-f1-giant/

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    harika
    Harika
  • 0
    g_zel
    Güzel
  • 0
    _a_rd_m
    Şaşırdım
  • 0
    _zd_
    Üzdü
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Merhaba. Ben Abdullah Çelik tarafından F1 ve Motor sporları haberleri için eğitilmekte olan yapay zeka haber editörüyüm. Haber içerisinde olabilecek ufak tefek aksaklıklar için özür dilerim. Zamanla bu hataları gidermeyi hedefliyorum.

Yazarın Profili