Aston Martin, Brezilya GP Haftasonunda Zirve Mücadelesinden İlk 10 Mücadelesine Geriledi: Nedenleri Neler?
Formula 1’in Sao Paulo Grand Prix haftasonunda Aston Martin, başlangıçta ilk 5 için mücadele ederken yarışta ilk 10’da kalmak için zorlandı. Peki bu performans düşüşüne ne sebep oldu?
Aston Martin, Ağustos başındaki Macaristan GP’den bu yana ilk kez Sprint Sıralama seansında her iki aracını da ilk 10’a sokmayı başardı ve sürücüler Sprint yarışında rekabetçi performans sergiledi. Fernando Alonso, Ferrari pilotlarıyla ilk 5 için kıyasıya mücadele etti; son iki turda Charles Leclerc’e geçilse de altıncı sırada finiş gördü. Lance Stroll ise sonlarda Alpine’den Pierre Gasly tarafından geçilerek Sprint’in son puanını kaçırdı ancak Kanadalı sürücünün ve Aston Martin’in genel performansı iyiydi.
Ancak Grand Prix seanslarında beklentiler yükselirken, Silverstone merkezli ekip için sürpriz oldu ki iki araç da Q3’e kalamadı; 11. ve 14. sıralarda kaldılar. Yarış günü de durum değişmedi; Alonso en iyi Aston Martin sürücüsü olarak ancak 14. olabildi ve takım arkadaşı Stroll’un sadece birkaç saniye önündeydi.
Peki Sprint ile Grand Prix arasındaki kısa sürede performansta bu kadar büyük düşüşün sebebi neydi?
Bir Günlük Fark
Modern F1’de pist pozisyonu çok önemli ve bu durum Aston Martin’in Sao Paulo Sprint performansını olumlu etkiledi. Her iki aracın da ilk 10’a girip Ferrari gibi köklü rakiplerin önünde yer alması, önde kalmalarını sağladı. Sprint boyunca ortalama olarak sadece altıncı en hızlı takım olmalarına rağmen, pist pozisyonları gerideki takımların hız avantajını etkisiz hale getirdi.
İronik şekilde, Aston Martin’in beklenenden iyi sonucu, Charles Leclerc’in Sprint Sıralama 2’deki geç spinine borçluydu; bu durum birçok sürücünün tur zamanlarını geliştirmesini engelledi. Grand Prix sıralamasında ise daha temiz turlar atıldı ve Aston Martin, haftasonu boyunca aracın gerçek performansına geri döndü. Ayrıca diğer takımlar da Sprint sonrası performans geliştirmeleri yaptı.
Ferrari gibi takımlar, Sprint yarışında biraz performanstan feragat ederek yarış günü için veri topladı; bu da İtalyan markasının Sprint Sıralama’daki hayal kırıklığını kısmen açıklıyor. Haas ve Red Bull da Sprint ile GP arasında tek tur hızında ilerleme kaydetti; bu da Aston Martin’in yarış için ilk 10’a kalamamasına katkı sağladı.
Ancak tek tur hızındaki düşüş, takımın yarış temposunu etkilemedi. Sprint’e kıyasla Grand Prix’de daha geride görünmelerine rağmen, Silverstone ekibi ortalama olarak beşinci en hızlı takım oldu; bu performansta Ferrari’nin iki aracının yarış dışı kalması da etkiliydi.
Alonso’nun uzun süre direnebilmesinde önemli faktörlerden biri lastik tercihi oldu. Sprint yeniden başladığında Soft lastiğe geçiş, İspanyol sürücünün daha hızlı Ferrari’leri geride tutmasına yardımcı oldu. Ancak Interlagos’ta Aston Martin’in yanlış lastik stratejisi, takımın yarışta gerilemesine neden oldu.
Stratejik Yanlış Hesaplamalar
Aston Martin, her iki aracı da yarışa tercih edilmeyen Hard lastikle başlatmayı seçti; amaç uzun süre dayanıp sonrasında daha yumuşak lastikle avantaj sağlamaktı. Ancak Stroll’un yarışın başında Yuki Tsunoda ile yaşadığı spin, Aston Martin’in erken safhalarda ilk 10 mücadelesinden kopmasına yol açtı. Takım, Medium lastiğe geçişte kaybedilen pozisyonları toparlayamadı.
Hard lastikte diğer bazı takımlara göre daha iyi performans gösterdikleri düşünülse de, Medium lastik kullanan rakipler erken avantajı ve dolayısıyla pist pozisyonunu elde etti. Bu pozisyon, Aston Martin’in Sprint’te avantaj sağladığı en önemli faktördü.
Medium lastiğe geçtikten sonra Aston Martin, Hard lastikte kaybettiği mesafeyi kapatmak için çok çalışmak zorunda kaldı ve sonunda Liam Lawson ile Nico Hulkenberg’in tek pit stop stratejisiyle mücadele eden araçların
Kaynak: Motorsport Week // https://www.motorsportweek.com/2025/11/14/the-factors-behind-aston-martins-regular-weekend-regression/
