Ferrari’nin 2025 sezonu, Lewis Hamilton’un takıma katılımıyla yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülüyordu. Mercedes’ten ayrılan yedi kez dünya şampiyonu, Ferrari’nin 2024’te şampiyonluk mücadelesine kadar yükselen formunu zirveye taşıyacak isim olarak lanse edilmişti. Ancak sezon ilerledikçe beklentiler yerini hayal kırıklığına bıraktı. Ferrari, SF-25 ile henüz tek bir yarış kazanamazken, Hamilton da kariyerinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor.
Sosyal medyada Ferrari’nin hataları sık sık alay konusu haline gelirken, tifosilerin umutları da hızla söndü. Takım, strateji masasında yapılan yanlış kararlar, sürücülerle iletişimdeki kopukluklar ve teknik sorunlarla boğuşuyor. Bu tablo, Ferrari’nin itibarını zedelerken Hamilton’un da kariyerinin son döneminde büyük bir sınav vermesine neden oluyor.
Geçmişin ihtişamı gölgede kaldı
1990’ların sonu ve 2000’lerin başında Ferrari, stratejik dehasıyla rakiplerini alt eden bir ekol olarak görülüyordu. Michael Schumacher ve Ross Brawn ikilisi, özellikle 1998 Macaristan GP’sinde olduğu gibi, tarihe geçen taktik hamlelerle zaferler kazanmıştı. Ancak 2025’te aynı takım, en temel kararları bile doğru veremeyen bir yapıya dönüşmüş durumda. Sezonun açılış yarışı Avustralya’da, değişken hava koşullarında rakipler hızlıca lastik değiştirirken Ferrari iki tur bekledi ve hem Hamilton hem de Charles Leclerc gerilere düştü. Bu, sezonun geri kalanı için adeta bir işaret fişeği oldu.
Çin GP’sinde ise Hamilton’un sprint galibiyetinin ardından gelen çifte diskalifiye, Ferrari’nin teknik açıdan ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Araçların taban aşınması nedeniyle yarıştan atılması, SF-25’in sürüş yüksekliği sorunlarını açığa çıkardı. Bu durum, Ferrari’nin performansını sınırlarken McLaren ve Mercedes gibi rakiplerin gerisinde kalmasına yol açtı.
Hamilton’un uyum mücadelesi
Hamilton, Mercedes’teki 12 yılın ardından Ferrari’de yeni bir meydan okuma istediğini söylemişti. Ancak yeni araç felsefesi, fren sistemleri ve sınırlı test imkanları, uyum sürecini zorlaştırdı. Yeni yarış mühendisi Riccardo Adami ile kurduğu iletişim de Mercedes’teki Pete Bonnington ile olan uyumun çok gerisinde kaldı. Hamilton’un zaman zaman sinirli telsiz mesajları, yaşadığı hayal kırıklığını açıkça ortaya koydu. Eski pilot Marc Surer’in onu “sadece en iyi araçla kazanabilen şımarık bir çocuk” olarak nitelendirmesi, tartışmaları daha da alevlendirdi.
İstatistikler de tabloyu doğruluyor: Hamilton, Leclerc karşısında sıralamalarda 12-5 geride ve henüz podyuma çıkamadı. Leclerc ise beş kez podyum gördü. Bu fark, Hamilton’un Ferrari’deki geleceğini belirsiz hale getiriyor. Oliver Bearman’ın Ferrari Akademisi’nden yükselme ihtimali, Hamilton’un performansını daha da baskı altına alıyor.
Leclerc’in hataları ve Ferrari’nin geleceği
Leclerc her ne kadar podyumlar elde etse de, Kanada ve Bakü’deki kazaları Ferrari’nin potansiyel sonuçlarını baltaladı. Stratejik hatalara eklenen sürücü hataları, takımın istikrarsızlığını artırdı. Leclerc’in öfkesini gizleyemediği röportajları, Ferrari’nin iç baskısını gözler önüne seriyor. Takımın 2026’daki yeni teknik düzenlemelere odaklanmak için 2025 güncellemelerini iptal etmesi, kısa vadede sonuçları daha da kötüleştirebilir.
Ferrari’nin yönetimi, Fred Vasseur’e güven tazelemiş olsa da sabır sınırlı. 18 yıllık şampiyonluk hasreti, Hamilton’un transferiyle son bulması beklenirken, tablo tam tersine dönmüş durumda. Eğer 2026’da köklü bir değişim olmazsa, Ferrari’nin 1990’ların başındaki karanlık dönemine geri dönmesi işten bile değil.
Sonuç olarak, Ferrari ve Hamilton’un 2025’teki düşüşü, iki büyük ismin Formula 1 tarihindeki mirasını gölgeliyor. Hem takımın stratejik hataları hem de Hamilton’un uyum sorunları, geleceğe dair ciddi soru işaretleri yaratıyor. Ferrari’nin bu kısır döngüyü kırıp kıramayacağı, önümüzdeki sezonların en kritik sorusu olacak.
Haber kaynağı: Motorsport Week / Could Ferrari and Lewis Hamilton’s declines diminish two illustrious F1 legacies?

