McLaren’ın Erken Sezon Üstünlüğü ve Şampiyonluk Stratejisi: Gerçekten Hata mı Yaptı?
McLaren, sezonun başında sergilediği baskın performansla dikkatleri üzerine çekmişti. Lando Norris’in Abu Dhabi’de şampiyonluğu ilan etmesiyle birlikte, bazı eleştirmenler takımın işi gereksiz yere zora soktuğunu öne sürdü. Sezonun ilerleyen bölümünde McLaren’ın şampiyonluğu Max Verstappen ve Red Bull’un erişemeyeceği noktaya taşıma fırsatları bulunuyordu. Ancak Las Vegas’ta yaşanan çifte diskalifiye ve Katar’da yapılan strateji hatası gibi aksilikler, Red Bull’un şampiyonluk yarışında kalmasına neden oldu.
Sezonun başındaki McLaren üstünlüğü ile şampiyonluk yolunda yaşanan zorluklar arasındaki tezat, takımın ciddi bir hata yaptığı yönündeki eleştirileri beraberinde getirdi. Max Verstappen de Katar’da yaptığı açıklamada, “Bu mücadelede hâlâ yer almamız başkalarının hatalarından kaynaklanıyor, sezonun geneline bakarsak bizim yaptıklarımızdan değil. Eğer bizim elimizde McLaren’ın sahip olduğu kadar baskın bir araç olsaydı, şampiyonluk çoktan biterdi,” ifadelerini kullandı.
Ancak McLaren’ın sezon başındaki açık üstünlüğüne bakarak sezonun ikinci yarısındaki zorlukları “büyük bir hata” olarak değerlendirmek yanıltıcı olabilir. Çünkü McLaren MCL39 ve Red Bull RB21, Melbourne ve Abu Dhabi’de aynı şasi numarasına sahip olsalar da, araçların birbirlerine göre performansı aynı değildi.
Farklı Yaklaşımlar
Burada McLaren’ın sezonun ikinci yarısındaki zorluklarını erken dönemdeki ivmeyi sürdürememek olarak değerlendirmek yanlış olur. Çünkü McLaren ve Red Bull, sezon boyunca aynı güncelleme stratejisini izlemedi. McLaren, mevcut teknik kuralların son yılında farklı bir stratejik yaklaşım benimsemeye erken karar verdi. Sezona agresif bir yeni tasarımla başlamak, takımın sezon başında büyük bir sıçrama yapmasını sağladı. Bu sayede McLaren, sezonun ilk bölümünde avantaj elde ederek, aracı sürekli güncellemek zorunda kalmadan 2026 yılına erkenden odaklanmayı hedefledi.
MCL39’un geliştirilmesinde kaydedilen ilerleme, McLaren’ın 2025’te konsepti ve performans faktörlerini diğer takımlara göre daha iyi kavramasını sağladı. Örneğin, daha fazla yere basma gücü sayesinde pilotlar aracı diğerlerine kıyasla daha az zorlamak zorunda kaldı ve bu da lastiklerin kaymasını engelleyerek sıcaklık yönetiminde önemli avantajlar sağladı.
Öte yandan Red Bull, sezonun ilk yarısında aracının zayıf yönlerini tam anlamıyla kavrayamadığı için geride başladı. Viraj dengesindeki sorunlar RB21’in hikayesini belirledi. Ancak takımın yeni takım patronu Laurent Mekies’in risk alarak sezonun ilerleyen bölümüne kadar geliştirmelere devam etme yaklaşımı, Red Bull’un performansının yılın ikinci yarısında sürekli artmasını sağladı. RB21’in dar ayar aralığı bazı pistlerde büyük zorluklar yaratsa da (örneğin Brezilya’da), McLaren sezon sonunda avantajın Red Bull’da olduğuna inanıyordu.
Abu Dhabi’deki performansı değerlendiren McLaren takım patronu Andrea Stella, “Red Bull bir kez daha en hızlı araç olduğunu kanıtladı. Sezon ortasında yaşadıkları performans sıkıntılarını aşmakta çok iyi bir iş çıkardılar… ve sezonu muhtemelen en iyi araç olarak bitirmelerine hiç şaşırmadım,” ifadelerini kullandı.
Risk Yönetimi ve Stratejik Kararlar
İki takımın izlediği stratejiler, tamamen farklı motivasyonlara dayanıyordu. Red Bull açısından bakıldığında, Mekies’in liderliğinde geliştirme ve güncellemelerde agresif davranmanın riski göze alınabilirdi. Çünkü takım, 2026’da ilk kez kendi güç ünitesini kullanacağı için, bir sonraki sezonun şampiyonluğunun ulaşılması zor olabileceğini kabul etmişti. Bu nedenle 2025 için tüm kaynakların seferber edilmesi mantıklıydı.
McLaren ise geliştirmeyi erkenden durdurma kararını, 2026 için maksimum fırsatı değerlendirmek amacıyla aldı. Stella, kısa süre önce yaptığı açıklamada, eğer MCL39’u geliştirmeye devam etselerdi, pistte işleri kolaylaşabilirdi ancak bunun gelecek yıl için “ciddi bir ödün” anlamına geleceğini belirtti. Özellikle Kanada/Avusturya civarında yapılan son güncellemelerde, oldukça optimize edilmiş pakette sadece bir puan yere basma gücü bulmak haftalar alıyordu. McLaren Mühendislikten Sorumlu Teknik Direktörü Neil Houldey, “Eğer 2025’i geliştirmeye devam etseydik, 2026’ya geçişte kesinlikle yavaş kalacaktık. O noktada 30 milisaniyelik bir gelişim bile iyi bir güncellemeydi. Tüm araç 0.1 saniye getirecek durumdaydı. Bu seviyede, haftalar içinde bu kadar küçük zamanlar kazanılıyorsa, 2026’yı geliştirmek çok daha mantıklıydı,” dedi.
2026 geliştirmelerinde kaybedilecek zaman, henüz tasarımlar ilk aşamada olduğu için pist üstünde ciddi bir süreye mal olacaktı. Ayrıca McLaren, Aerodinamik Test Kısıtlamaları (ATR) kapsamında tüm takımlar arasında en az rüzgar tüneli ve CFD geliştirme hakkına sahip olduğu için 2025’e kaynak ayırmakta da dezavantajlıydı.
Farklı yaklaşımlar, Red Bull’un temposunun McLaren ile eşitlenmesine yol açtı. Özellikle MCL39’un uzun ve orta hızlı virajlarda üstünlüğünü gösteremediği pistlerde, Red Bull’un baskısı McLaren’ı sınırları zorlamaya itti ve bu da baskı altında hata yapma olasılığını artırdı. Las Vegas ve Katar’daki pahalıya mal olan hatalar da bu süreçte ortaya çıktı.
Sonuçta, Red Bull’un şampiyonluk mücadelesini Abu Dhabi’ye kadar taşımış olması ve Norris’in sadece iki puan farkla şampiyonluğu kazanması, McLaren’ın doğru stratejiyi izleyip izlemediği sorusunu gelecek sezon yanıtlayacak.
Küçük Farklarla Gelen Zafer
Formula 1’de, bir yarışı 30 saniye farkla ya da 3 saniye farkla kazanmak ya da şampiyonluğu 20 puanla veya iki puanla almak arasında ekstra bir ödül yok. Dört kez dünya şampiyonu Alain Prost’un sıkça vurguladığı gibi, “İdealim, minimum çabayla pole pozisyonunu almak ve yarışı mümkün olan en yavaş hızda kazanmaktır.” Buradaki esas amaç, işi tamamlamaktır; ne kadar ikna edici olduğu değil.
Dolayısıyla McLaren açısından bakıldığında, her ne kadar sezon boyunca kusursuz bir performans sergilenmemiş olsa da, iki puanlık farkla da olsa şampiyonluk hedefine ulaşmak, geliştirme açısından mükemmel bir iş olarak görülebilir. Çünkü fazladan harcanacak çaba, daha iyi bir sonuç getirmeyecekti.
Ancak McLaren’ın bu yıl işleri kendisi için kolaylaştırıp kolaylaştıramadığını, 2026 aracını pistte gördüğümüzde anlayacağız. Eğer takım gelecek sezon geride kalırsa, bu yılki zorlukların değip değmediği sorgulanacak. Ancak yine referans niteliğinde bir araçla rakiplerinin önüne geçerse, stratejisiyle büyük bir başarı elde etmiş olacak.
Kaynak: The Race // https://www.the-race.com/formula-1/mclarens-f1-development-dip-wasnt-what-it-seemed/

