Red Bull, Monza’da düzenlenen İtalya Grand Prix’sinde adeta küllerinden doğdu. Max Verstappen, geçtiğimiz yıl aynı pistte yaşadığı hayal kırıklığının ardından bu kez pole pozisyonunu en hızlı tur rekoruyla alarak starttan finişe kadar üstünlüğünü korudu. Hollandalı pilot, damalı bayrağı en yakın rakibine 18 saniye fark atarak geçti ve bu sezonun en büyük galibiyet farkına imza attı.
Geçen yıl Monza’da RB20 aracını “canavar” olarak nitelendiren Verstappen, yarışı altıncı sırada ve liderin 38 saniye gerisinde tamamlamıştı. Ancak bu yıl işler tamamen değişti. Red Bull, özellikle kış döneminde McLaren’in yakaladığı ivmeye karşılık verememiş, takım içi yönetim değişiklikleriyle de çalkantılı bir süreç yaşamıştı. Buna rağmen Monza’da ortaya koydukları performans, takımın yeniden doğru yolda olduğunun işareti oldu.
Yeni takım patronu Laurent Mekies, Christian Horner’ın yerine göreve geldikten sonra ilk kez bu kadar güçlü bir tabloyla karşılaştı. Mekies, “Geçen yıl Monza bizim için çok zordu. Bu kez özel çözümler geliştirdik, kanatlar ve ayarlar sadece Monza için hazırlandı. Görünen o ki hedefi fazlasıyla tutturarak aracın performans penceresini çok daha iyi bir noktaya taşıdık. Max de kusursuz bir hafta sonu geçirdi” ifadelerini kullandı.
Özel arka kanat ve stratejik risk
Red Bull’un başarısında en kritik etkenlerden biri, Monza’ya özel tasarlanan arka kanat oldu. Takım, uzun düzlüklerde hız avantajı sağlayacak bu parçayı uzun süredir geliştirmekteydi. Verstappen ise takım arkadaşına kıyasla daha düşük sürüklenmeye sahip, agresif bir versiyonu tercih etti. Bu karar başlangıçta şüpheyle karşılansa da, Hollandalı pilotun virajlarda daha az yere basma gücüyle başa çıkabilmesi sayesinde strateji meyvesini verdi. Sonuç, tarihe geçen bir tur zamanı ve rahat bir galibiyet oldu.
Mekies, “Kanat üzerinde uzun süredir çalışıyorduk. Max, üçüncü antrenmanda daha düşük yere basma gücüyle deneme yaptı. Bu ayarı korumak zordu ama o inanılmaz bir şekilde aracı dengelemeyi başardı. Mühendisler de onun istediği çözümleri buldu. Sonuçta iki araç da farklı seviyelerdeydi” dedi.
Mekies’in etkisi ve yeni yaklaşım
Verstappen, kariyerindeki 66. galibiyetini elde ederken takımın yeniden özgüven kazandığını vurguladı. Mekies ise mütevazı bir şekilde “Bu galibiyette sıfır katkım var” dese de, Verstappen bu görüşe katılmadı. Hollandalı sürücü, Mekies’in mühendislik geçmişi sayesinde doğru soruları sorduğunu ve takımın yönünü bulmasına yardımcı olduğunu belirtti. “Sezon boyunca aracın ayarlarında çok uç denemeler yapıyorduk, bu da kontrolü kaybettiğimizi gösteriyordu. Laurent ile birlikte daha net bir yön bulduk” ifadelerini kullandı.
Red Bull danışmanı Helmut Marko da benzer şekilde, takımın artık sadece simülasyon verilerine bağlı kalmadığını, Verstappen’in deneyimlerini ve mühendislerin görüşlerini daha fazla dikkate aldığını söyledi. Marko, “Artık hafta sonuna hazırlık sürecimiz farklı. Simülasyon sonuçlarını alıyoruz ama Max’in tecrübeleriyle birleştiriyoruz. Bu sayede daha öngörülebilir ve sürülebilir bir araç elde ediyoruz” dedi.
Monza başarısı kalıcı olabilir mi
Her ne kadar Monza’daki zafer büyük bir moral kaynağı olsa da, Mekies RB21’in her pistte McLaren’i yenebilecek seviyede olmadığını kabul etti. Fransız yönetici, “Aracımız orta ve düşük yere basma gücü isteyen pistlerde daha iyi çalışıyor. Monza’ya özel çözümler geliştirdik, bu yüzden diğer pistlere ne kadarını aktarabileceğimizi Baku’de göreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Red Bull, 2026’da başlayacak yeni motor tedarikçi dönemine hazırlanırken bu tür gelişmelerin takımın geleceği için kritik olduğunun farkında. Verstappen ise #1 numaralı plakayı kaybetmiş olsa da, yeniden yarış kazanma motivasyonunu tazeledi ve önümüzdeki dönemde daha fazla zafer için hazır olduğunu gösterdi.
Haber kaynağı: Motorsport Week / From ‘monster’ car to F1 record breakers: How Red Bull made remarkable Italian GP turnaround