Duncan Hamilton’ın doğumundan 1994 San Marino Grand Prix’sinin karanlık hafta sonuna, Ayrton Senna’nın McLaren hakimiyetinden Sebastian Vettel’in Rusya’daki Ferrari zaferine kadar F1 tarihinde 30 Nisan günü yaşananları derledik.
1920
Duncan Hamilton’ın Doğumu
İrlandalı Duncan Hamilton, bugün Cork’ta doğdu. Formula 1’de sadece beş Grand Prix’ye katılsa da, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde özellikle dayanıklılık yarışlarında adından söz ettirdi. 1950-1958 arasında Le Mans 24 Saat yarışına dokuz kez katıldı. En unutulmaz zaferi, 1953’te Tony Rolt ile Jaguar C-Type’ta geldi. Yarışta 130 mph hızda bir kuşla çarpışarak burnunu kırmasına rağmen kazanmayı başardı, o dönemin pilotlarının dayanıklılığını gösterdi.
1988
McLaren’ın Imola Hakimiyeti
Ayrton Senna ve Alain Prost, 1988 San Marino Grand Prix’si hafta sonunda McLaren MP4/4’ün ezici üstünlüğünü kanıtladı. İkili, sıralamalarda üçüncü sıradaki Nelson Piquet’ye yaklaşık üç saniye fark atarak padoğun korkularını doğruladı. Senna, Brezilya’da pole almış, Prost ise açılış yarışını kazanmıştı, ancak Imola’daki performansları McLaren’ın 1988 sezonunda rakipsiz olduğunu gösterdi. McLaren, o yıl bir yarış hariç tümünü kazandı; Senna, 13 pole pozisyonu alarak ilk Dünya Şampiyonası’nı kazandı ve efsanevi takım arkadaşı rekabetinin başlangıcını işaret etti.
1994
Imola’nın Karanlık Hafta Sonu: Ratzenberger ve Senna’nın Ölümü
1994 San Marino Grand Prix’si, Formula 1 tarihinin en karanlık bölümlerinden biri oldu. Cumartesi sıralamalarında Simtek pilotu Roland Ratzenberger, Villeneuve Virajı’nda yüksek hızlı bir kaza sonucu hayatını kaybetti. Önceki turda ön kanadı hasar gören Ratzenberger, pite dönmek yerine gridde yerini garantilemek için devam etti. Ancak hasarlı kanat koptu, araç altına sıkıştı ve kontrol kaybıyla bariyerlere çarptı. Bu, 1986’dan beri F1’deki ilk pilot ölümüydü. Trajedinin acısı dinmeden, pazar günü yarışta Ayrton Senna, Tamburello Virajı’nda kaza yaparak hayatını kaybetti. Imola 1994, F1’in en trajik hafta sonu olarak tarihe geçti.
1995
Imola’ya Hüzünlü Dönüş: Hill’in Zaferi ve Anma
Formula 1, Senna ve Ratzenberger’in trajik ölümlerinden bir yıl sonra, 1995 San Marino Grand Prix’si ile Imola’ya döndü. Pistte güvenlik için değişiklikler yapıldı: Tamburello’ya yeni bir şikan eklendi, Ratzenberger’in kaza yaptığı Villeneuve Virajı düzenlendi, Acque Minerali şikanası kaldırılıp sağ virajla değiştirildi, Rivazza yumuşatıldı ve son viraj tek bir şikan haline getirildi. Damon Hill, Williams ile Michael Schumacher’in ıslak-kuru pistte kaza yapmasıyla zaferi kazandı. Ferrari’den Jean Alesi ikinci, Gerhard Berger üçüncü oldu; bu, 1993-1997 arasında Ferrari takım arkadaşlarının tek ortak podyumuydu. Hill, yarış sonrası, “Geçen yılki korkunç zamanları çoğu zaman aklımdan çıkardım ve işime odaklandım. Bugün iyi bir yarıştı, Ayrton’un da beğeneceğini düşünüyorum,” dedi. Hafta sonu, Senna ve Ratzenberger’i anarken F1’in daha güvenli bir geleceğe bakmasını simgeledi.
1995 San Marino Grand Prix Yarış Sonuçları
Poz | Pilot | Araç | Tur | Süre/Fark | Puan |
---|---|---|---|---|---|
1 | Damon Hill | Williams Renault | 63 | 1:41:42.552 | 10 |
2 | Jean Alesi | Ferrari | 63 | +18.510s | 6 |
3 | Gerhard Berger | Ferrari | 63 | +43.116s | 4 |
4 | David Coulthard | Williams Renault | 63 | +51.890s | 3 |
5 | Mika Hakkinen | McLaren Mercedes | 62 | +1 tur | 2 |
6 | Heinz-Harald Frentzen | Sauber Ford | 62 | +1 tur | 1 |
7 | Johnny Herbert | Benetton Renault | 61 | +2 tur | 0 |
8 | Eddie Irvine | Jordan Peugeot | 61 | +2 tur | 0 |
9 | Olivier Panis | Ligier Mugen Honda | 61 | +2 tur | 0 |
10 | Nigel Mansell | McLaren Mercedes | 61 | +2 tur | 0 |
2017
Valtteri Bottas’ın İlk Zaferi
Sebastian Vettel, 2017 Rusya Grand Prix’sinde pole pozisyonunu alarak Kimi Räikkönen ile Ferrari’nin 2008 Fransa GP’sinden beri ilk ilk çizgisini elde etti. Ancak Valtteri Bottas, Mercedes ile ilk Formula 1 zaferini kazandı. Bottas, Vettel’in son turlardaki baskısına direnerek sadece 0.617 saniye farkla, 2016 Abu Dhabi GP’sinden beri en küçük farkla kazandı. Räikkönen, üçüncü sırayı alarak en hızlı turu attı.
2017 Rusya Grand Prix Yarış Sonuçları
Poz | Pilot | Araç | Tur | Süre/Fark | Puan |
---|---|---|---|---|---|
1 | Valtteri Bottas | Mercedes | 52 | 1:28:08.743 | 25 |
2 | Sebastian Vettel | Ferrari | 52 | +0.617s | 18 |
3 | Kimi Räikkönen | Ferrari | 52 | +11.000s | 15 |
4 | Lewis Hamilton | Mercedes | 52 | +36.320s | 12 |
5 | Max Verstappen | Red Bull Racing TAG Heuer | 52 | +60.416s | 10 |
6 | Sergio Perez | Force India Mercedes | 52 | +86.788s | 8 |
7 | Esteban Ocon | Force India Mercedes | 52 | +95.004s | 6 |
8 | Nico Hulkenberg | Renault | 52 | +96.188s | 4 |
9 | Felipe Massa | Williams Mercedes | 51 | +1 tur | 2 |
10 | Carlos Sainz | Toro Rosso | 51 | +1 tur | 1 |
2023
Perez’in Baküdeki Çift Zaferi: Sprint ve Grand Prix
2023 Azerbaycan Grand Prix’si, 2023’te sprint formatını kullanan altı yarıştan ilkiydi. Charles Leclerc, hem sprint hem de Grand Prix’de pole pozisyonunu aldı, ancak Sergio Perez her iki yarışta da Red Bull Racing ile zaferi kazandı. Pazar günkü yarışta Max Verstappen ikinci, Leclerc üçüncü oldu. Son turda Esteban Ocon’un son dakika pit stopunda fotoğrafçıların pit yolunu geçtiği ciddi bir güvenlik sorunu yaşandı. Yarış komiserleri, olayı inceleyerek gelecekte benzer olayları önlemek için kapalı park prosedürlerinde değişiklik önerdi.
2023 Azerbaycan Grand Prix Yarış Sonuçları
Poz | Pilot | Araç | Tur | Süre/Fark | Puan |
---|---|---|---|---|---|
1 | Sergio Perez | Red Bull Racing Honda RBPT | 51 | 1:32:42.436 | 25 |
2 | Max Verstappen | Red Bull Racing Honda RBPT | 51 | +2.137s | 18 |
3 | Charles Leclerc | Ferrari | 51 | +21.217s | 15 |
4 | Fernando Alonso | Aston Martin Aramco Mercedes | 51 | +22.024s | 12 |
5 | Carlos Sainz | Ferrari | 51 | +45.491s | 10 |
6 | Lewis Hamilton | Mercedes | 51 | +46.145s | 8 |
7 | Lance Stroll | Aston Martin Aramco Mercedes | 51 | +51.617s | 6 |
8 | George Russell | Mercedes | 51 | +74.240s | 5 |
9 | Lando Norris | McLaren Mercedes | 51 | +80.376s | 2 |
10 | Yuki Tsunoda | AlphaTauri Honda RBPT | 51 | +83.862s | 1 |
Not: Russell, en hızlı turu atarak ek bir puan kazandı.
2025
Ferrari, Miami GP renklerini tanıttı
Ferrari, çoğu takımın özel renklerle geldiği Miami GP’ye özel bir tasarımla katılacağını işaret etmişti. Bugünkü açıklamada takım, beyaz ve mavi temalı sürücü kıyafetlerini gösterdi. Bunun araçta da kullanılması bekleniyor.
Doğum Günleri
Doğum Günü | F1 Pilotu |
---|---|
30 Nisan 1910 | Kurt Kuhnke (ö. 1969) |
30 Nisan 1920 | Duncan Hamilton (ö. 1994) |
30 Nisan 1932 | Ray Reed (ö. 1965) |
Vefatlar
Ölüm Günü | F1 Pilotu |
---|---|
30 Nisan 1994 | Roland Ratzenberger (d. 1960) |
Merhabalar. Ben mobilde Firefox ve Samsung Internet uygulamalarından buraya yorum yazmaya çalışıyorum kaç dakikadır ama niyeyse olmuyor. Daha önceleri de böyle başarısız girişimlerim oldu, umarım bu da onlardan biri olmaz çünkü biraz uzun yazabilirim.
Belli ki Trf1 bir F1 takımı olsa sahibi de takım patronu da mekanikeri de sürücüsü de Abdullah Çelik :))
Şimdi, bir laf vardır ya, kişiler takımlardan, takımlar da sporun kendisinden büyük değildir diye. Bence bu o kadar basit bir mesele değil. Mesela ben aşağı yukarı 2010’dan beri pek takip etmediğim F1’e, 2015 sonlarında bir Raikkonensever olarak dönüş yaptım. Trf1 sitesiyle tanıştım. Web tv’den 2015 sezonu sıralama ve yarışlarının özetini izlerdim. Raikkonen sevgisi bende artıyordu gittikçe çünkü o da, o aralar benim gibi, eskisi kadar iyi değildi. Gel zaman git zaman Raikkonen bırakma vakti gelmiş, kendi kendime o yokken de takip ederim F1’i ya demiştim. Birkaç sezon öyle de oldu. Takip etmemin en büyük sebeplerinden bir başkası da, Mercedes dominasyonunun sonunu görmek istememdi. O da oldu. Ama ilgi azalıyor zamanla, neden izlediğini bilmiyorsun içten içe. Çünkü şimdi ne beni F1’e geri getiren burada, ne de yenilmesini görmek istediğim dominasyon.
Bir de şu var, insan tanıdık simalar görmediğinde aidiyetini kaybediyor. F1’in yeni simalarına karşı gittikçe yabancı hissediyorum. 2015’in çaylakları şimdi en tecrübelilerden oldular. Motorsportta da durum buydu. 2015te hiç unutmuyorum. Buralarda da yorumlarını gördüğüm Didem hn. Abdullah Çelik ve bir kişi daha galiba, sohbet ediyorlardı canlı anlatımda galiba. Hayal meyal aklımda. Sulonso, M1CHAEL ve kadiryasemsemiz ve daha başka yorumcular vardı. Haber editörleri Abdullah Çelik ve Kemal Şengül. Sonra yavaş yavaş değişmeye başladı. Normal bir şey de bu tabi. Önce yorumcular değişti, eskileri daha az görür oldum, sonra editörler değişti. Haberler de değişti sanki aslında, bana mı öyle geldi bilmiyorum. Böyle böyle bir baktım ki, motorsport adlı siteye neden baktığımı sorduğumda kendime, bir cevap bulamıyorum. Motorsporta ihtiyacım yok ki benim, yarış özeti youtube’da, düşüncelerimi de yazacak bir yer bulurum elbet.
Sonra, TRF1 sürprizi çıktı karşıma, bir baktım yorumcular tanıdık simalar, editör uzun zaman sonra yine Abdullah Çelik. Ama daha ilk yazıyı okuduğumda, uzun sürmeyebileceğini anladım. Yukarıda yazdığım gibi, hem takım patronu hem mekaniker hem pilot. Nereye kadar?
Haberlerin altında yorum görmediğimde ben de kendi kendime, bu nahoş bir durum, adam hergün haber yapıyor dedim. Ben de yorum yapmadım doğru dürüst evet. Çoğu zaman sebebi, diyecek bir şeyim olmamasıydı. Birkaç kez de denedim olmadı. Ben bu sitenin devamı için yeterli emek veremedim. 2015ten bugüne birçok konuda yeterince iyi iş çıkaramadım.
Abdullah Bey aşağıdaki yorumunda ailesinden sağlığından bahsetmiş. Elimizdekilerin kıymetini bilmemiz lazım vallahi Abdullah Bey. Allah size de ailenize de sağlık ve afiyet versin, keza tüm Trf1 severlere de. Benim hayatıma dokundunuz Abdullah Bey, herşey için çok teşekkür ederim.
TRF1’in altın çağlarını yaşadığı dönemde, elinde tuttuğu popülarite ve ülkedeki tartışmasız 1 numaralı F1 sitesi olma özelliği büyük balığa teslim edildi. Bunu zamanında yazdık, sitemlerimizi ettik ama elbette ki bu konuda Abdullah en iyisini bilir, bizim bilmediğimiz şeyler de olabilir o dönem.
Yıllar içinde F1’e giren genç nesil ülkede F1’i büyük balığın sitesinden takip etmeye başladı, büyük balığın gölü kendisini besleyen derelerle büyümeye devam etti.
Böylece TRF1’in elindeki gücü kaybetmesine ilave olarak, yeni nesil taraftarların da TRF1 tekrar açıldığında geçmesi mümkün olmadı.
Yani TRF1 gölü önce kurudu (daha doğrusu kurutuldu), sonra Abdullah’ın taşıdığı suyla küçük de olsa tekrar canlandı, ama geçen 6 aylık sürede kendisini besleyecek dereler olmayınca maalesef tekrar kurudu sanırım ve maalesef.
Belki Abdullah önemli bir işi vardır, belki hastadır, belki de motivasyonunu kaybetmiş ve karar vermiştir bilmiyoruz.
Ama ne olursa olsun, en azından kendi adıma söyleyebilirim ki tüm gençliğim kendisinin kurduğu sitenin içinde günlerimi gecelerimi yıllarımı harcayarak geçti. Emekleri için teşekkür ederim. Eh bizim de yaşımız geçti sayılır, artık eski motivasyonumuz kalmadı yazı yazayım yorum yapayım zaman harcayayım diye.
Biz eski nesil F1 taraftarları da hem yarış sonrası zaman ayırıp yorum yapmada Abdullah’ı yalnız bırakınca, hem de dediğim gibi yeni nesil F1 taraftarları siteye gelmeyince (ki bu kötü bir şey mi pek emin değilim aslında), üstüne bir de Abdullah’ın inanılmaz bir motivasyon ve azimle ekipmiş gibi yüzlerce haberi tek başına yapmak zorunda kalınca, sanırım istemediğimiz sona geldik.
Kapandı ya da kapanmadı önemli değil, mayıs 2006’dan bu yana, neredeyse 20 yıldır F1 nedeniyle hayatımıza değen, büyük bir sevgi ve saygı beslediğim arkadaşıma emekleri için sonsuz teşekkür ederim. Ve ailesiyle birlikte mutluluklar dilerim.
Selam… Bu mesaj üzerinden merak eden diğer arkadaşlara da cevap vermiş olayım.
Normalde Motorsport’tan ayrılırken de bugünkü motivasyona sahiptim ancak hayatımdaki en büyük hatalardan birkaçını o süreçte yaptım ve birkaç değmeyen insana güvenerek ya da inanarak TRF1’i yeniden canlandırdım.
Açık konuşayım, açmadan önce son 6 ayda yaşadığım şeyleri yaşamayı asla düşünmüyordum ama yaşadığım her şeyin üstesinden çok iyi bir şekilde geldim. Bazı insanların gerçek yüzlerinin aslında ne kadar çirkin olduğunu, bazılarının aslında ne kadar güvenilmez olduklarını bir bir gördüm. O yüzden devamında kimseden bir beklenti içerisine girmeden yoluma bakmaya karar verdim. Olası ortaklık tekliflerini de geri çevirdim çünkü kimseyi olası bir olumsuzluk durumunda yarı yolda bırakarak, istemeden de olsa yüz üstü bırakmak istemedim.
6 aylık periyodun başlamasıyla papatyanın yaprakları bir bir koptu. Önce en yakınımdaki, ardından onun getirdikleri koptu, ardından “X mecrası bitti, artık Y var yaşasın!” diyenler koptu. Yıllardır bildiğim acı gerçekle son bir kez yüzleşmek zorunda kaldım. O da insanların kaliteyi değil, içeriği değil, kaosu, kavgayı sevdiği gerçeği…
Neyse ben hep önüme baktım. Google’da her şey sıfırlanmıştı, yeniden oluşturdum… Bu işleri bilen birisi olarak sabırla bekledim, sadece işimi yaptım. 6 ayda F1 ve Formula 1 kelimelerinde yeniden ilk sayfaya ve hatta üst sıralara yükseldim. Ziyaretçi sayısı ve sayfa görüntülenme sayısı, yapılmayan yorumlardan bağımsız olarak sürekli arttı… Google algoritmalarını yeniden öğrenmeye başladım… Buna mecburdum…
Lansman dönemi, kış testleri, yarışlar derken 6 ay geride kaldı…
Tek başıma 6 aylık süreçte tam tamına 3600 içerik girdim, youtube kanalını 1000 abone üzerine taşıdım, 3 ayda instagram sayfasını yaklaşık 2000 takipçi yaptım… Tüm bunları gerçekten tek başıma yaptım ve aslında yaparken büyük keyif de aldım.
Ancak bir anda bazı aydınlanmalar yaşadım.
Ben duygusal bir insanım. her şeyi maddiyatla ölçmemeye çalışırım ki bu yüzden enayi yerine konuldum… benim için maddi getiri kadar yaptığım işten keyif almam, insanların da bunu takdir etmesi önemli. Takdirden kastım övülmek değil. Yaptığım işin bir karşılığının olması, insanların onların altında paylaşım yapmaları. Malum 2000’li yıllardan, forum kültüründen gelen insanlarız.
Ben 6 ayda 3600 haber yaparken (ayda ortalama 600, günde 20 haber yapar, bu tek kişi için inanılmaz bir rakam) yorum sayısının 2400 civarında kaldığını gördüm… Normalde çok iyi görüntülenme sayısı aldığım içerikler olsa da, daha büyük emek harcadığım, zamanımın çoğunun verdiğim ve aslında benim çıkış noktam olan F1 haberlerinin istediğim tepkiyi almadığı gerçeğiyle kendimi yüzleştirdim.
Son olarak geçtiğimiz hafta Samsun’da bir benzinlikte acı bir olay yaşanmıştı, eminim basında görmüşsünüzdür. Bir aile saniyeler içerisinde yok oldu. O olay beni psikolojik olarak çok etkiledi.
7-8 ay öncesine geri dönmüş oldum. Yani aileme ve kendime daha fazla zaman ayırmak istediğim gerçeğine. Aslında işlerin daha iyi olabileceği işaretleri olsa da, kendi adıma bir aydınlanma yaşadım.
Tam tamına 19 senedir bu işi yapıyorum. Jübilemi, kariyerimin başlangıcı olan TRF1’le yapmış oldum. Bu süreçte aslında eskisinden daha fazla çalıştım, işi bilen birisi olarak daha verimli bir şekilde çalışarak eskisine nazaran çok daha fazla içerik üretmeyi başardım. kalitesiz içerik yaptığımı da düşünmüyorum. Hatta tam tersi…
Ama birkaç şeyi bir araya getirince sonuç benim için net oldu.
Artık 40’a doğru ilerliyorum.
Evli ve iki çocuk sahibiyim. Bir işim var, maddi olarak Allah’a şükür kötü durumda değilim. Türkiye şartlarında hobisini bir işe çevirmeyi başaran ender insanlardan birisi oldum. Sevdiğim hobim temelinden binlerce insana ulaştığımı düşünüyorum. Bir nevi kendimi gerçekleştirmeyi başardım.
Tüm bunları yaparken kendi zamanımdan ve muhtemelen sağlığımdan çok ödün verdim. Bu işi yapıyorsam mümkün olan en iyi şekilde yapmalıydım ve kontrolde olduğum süre boyunca her zaman bunu yaptım. Hiçbir zaman ön plana çıkma gibi bir gayem olmadı, kimseye (en azından bilerek) kötülük yapmadım, hep yardımcı olmaya çalıştım. Kendimi kanıtlamam gereken bir şeyler olduğunu da hissetmiyorum.
Unumu eledim, eleğimi astım.
Bundan sonra mümkün olduğu kadar yarışları izleyeceğim ancak zamanımın çoğunu aileme ve arkadaşlarıma ayıracağım çünkü onları çok fazla ihmal ettim.
TRF1.net açık olacak. Belki ilerleyen süreçte daha esnek bir şekilde içerik üretmemi sağlayan konsept oluştururum ancak şu an için son durum bu.
Açıkçası ciddi herhangi bir sorun olmadığına sevindim. İnsanın ailesi, sağlığı, ve ardından temel ihtiyaçlarını gidereceği kadar parasının olması dünyadaki en önemli varlıklar.
Bugün Ekşi Sözlük’te dahi özellikle “tarihte bugün” yazılarına dair övgüleri okudum. Ne yazık ki burayı da çoğunlukla okudum. Çünkü ne burayla ilk tanıştığım zamanlardaki gibi 15-20 yaşında genç ve sorumlulukları az bir insanım ne de artık sosyal medyada eskisi kadar aktifim. Artık evli, 1 yıldan uzun süredir çocuklu ve işi yoğun bir insanım.
Tüm bunları düşününce Abdullah’ın ne kadar özverili bir iş yaptığını görebiliyorum. İçeriklerin özeni, kalitesi, miktarı kelimenin tam anlamıyla olağanüstü. İşe gittiğimde dahi sabahın 7:30’unda açtığım ilk sayfa burası. Ülkedeki ve dünyadaki neredeyse her şey geriye giderken, Abdullah’ın da dediği gibi insanlar kaliteden ziyada kaos ve tartışma derdine düşmüşken buranın verdiği nefesi kelimelere dökemem. Özellikle bu yarış hafta sonunda girip baktıktan sonra gerçek anlamda diğer zihniyetten ne kadar nefret ettiğimi ve buraya ne kadar bağlı olduğumu tekrar hatırladım. Ben çoğu zaman bir yorum dahi yazacak kadar vakit ayıramıyorken kendisinin buraya akıttığı zaman ve enerjiyi sadece “anormal” kelimesiyle tanımlayabilirim.
Açıkçası ne yorum yapmayanları ne de burası açıldığında koşup ardından oraya geri gidenleri suçlayabiliyorum. Hatta içten içe birkaç tane değerli insanla bu yorum bölümünü götürelim, kendi yağımızda kavrulalım istiyordum. Ancak gerçekler farklı. Buranın devam ettirilmesi ve buradaki tek yazarın daha motive bir şekilde devam edebilmesi için durumun farklı olması gerekiyordu.
Tüm bu dediklerime rağmen durum farklı olsa ve buradaki etkileşim ideal seviyede olsa bile bir insanın kendi sağlığından, sevdiklerinden bu kadar fedakarlık etmesini istemem. Umarım Abdullah da kendisi için doğru dengeyi bulur ve burası da bu doğru dengede hayatta kalır.
Benim bir önerim ve ricam olacak. Özellikle yarış hafta sonlarında buraya bir başlık açılsın ve aslında yorum yapanlar olarak biz içeriğe katkı sağlayalım. Ricam da “tarihte bugün” içerikleri gibi aslında gündem dışı olan ve köşe yazısı tadında olan kaliteli içeriklerin uygun sıklıkta devam etmesi. Umarım bunları görmeye devam ederiz.
Her şey için tekrardan sonsuz teşekkürler.
Haber girilmemesi üzücü ama Abdullah’ ta hakli.
Sitede aktiflik yok haber tıklanma sayısı belki fazladir bilemem ama tümüyle aktiflik olmayınca normal karşılıyorum yeni haberlerin olmamasını.
Her ne kadar her haber altına yorum yapmasam da buraya girdiğimde yeni haber görmek iyi geliyordu ve ne yalan söyleyeyim 2010’lu yıllara götürüyordu. Özellikle diğer sitedeki muhabbeti görünce insan buranın kıymetini bir kez daha anlıyor. Umarım Abdullah Bey de yazar sayfasında dediği gibi “bu işten keyif almaya” devam eder ve biz de haberleri görebiliriz.
Bu arada belki ben aşırı hassas davranıyorum ancak özellikle bu sitenin tekrar açıldığında ne yaşandığını ve bir kişiyle devam ettiğini düşündükçe bence biraz daha destek vermeli ve daha düzgün bir dille yeni haberleri merak etmeliyiz.
yeni haber niye gelmiyor birkac gundur?