Formula 1’in efsanevi pisti Monza, bu yıl farklı bir heyecana sahne oldu. Lewis Hamilton, Ferrari sürücüsü olarak ilk kez İtalya Grand Prix’sine çıktı ve bu tarihi buluşma, hem pistte hem de tribünlerde unutulmaz anlar yarattı. Monza’nın 100 yılı aşkın süredir süregelen büyüsü, Hamilton’ın kırmızı tulumlarla piste çıkışıyla birleşince, tifosinin coşkusu adeta doruğa ulaştı. Özellikle yarışın ardından iki Ferrari’nin yan yana Parabolica virajında tifosiyi selamlaması, izleyenlere sinema sahnesini andıran bir an yaşattı.
Yarışı izlemek için Milano’da konaklayan altı kişilik bir grup, Turro semtinde buldukları geniş bir loft ile hem şehir merkezine hem de havaalanlarına kolay erişim sağladı. Monza’ya ulaşım için tren ve metro tercih edilirken, pist çevresindeki yoğun trafik ve kalabalık otobüsler dikkat çekti. Hafta sonu ise sabah erken saatlerde pistin açılması nedeniyle grup, yaklaşık 20 avroluk bir Uber yolculuğunu tercih etti. Yarış sonrası Monza’nın şirin sokaklarında yapılan yürüyüş, soğuk bir bira ve pizza ile taçlandırıldı.
Biletli bir taraftarın Monza deneyimi
Monza’ya ulaşımın ardından taraftarları uzun yürüyüşler bekliyordu. Yönlendirme tabelalarının yetersizliği ve görevlilerin azlığı, özellikle ilk günlerde sıkıntı yarattı. Ancak Cuma günü yapılan keşif, sıralama ve dört ana yarışı izlemek için en uygun noktaların bulunmasına yardımcı oldu. Genel giriş bölgelerinin çoğu çimenlik alanlardan oluşuyordu ve taraftarlar çitlerin önünde ayakta izlemek zorunda kaldı. Bazı bölgelerde metal tribünler bulunurken, özellikle ikinci şikanın manzarası nefes kesiciydi. Araçların 200 mil/saat hızdan 100 mil/saat altına düşerek virajı alışı, izleyenleri hayran bıraktı.
Hafta sonu için tercih edilen alan, arka düzlük sonunda Ascari virajı ile Parabolica başlangıcı arasındaki bölgeydi. Beton blokların üzerinde oturmak zorlayıcı olsa da, Amex üyeliği sayesinde alınan ince minderler bir nebze rahatlık sağladı. Tribünlerde yer bulabilmek için sabah 7’de kapıların açılmasıyla birlikte erkenden pistte olmak şarttı. Parabolica bölgesi sabah 8’de tamamen dolmuştu. Sıcak havaya rağmen sabahın serinliği nedeniyle kalın giysiler tercih edildi, gün ilerledikçe bu giysiler oturulan beton bloklarda konfor sağladı.
Hız Tapınağı’nın eksikleri
Monza’daki taraftar deneyimi bazı yönleriyle eleştirildi. Fan zone’daki ürün çeşitliliği ve fiyatlar olumlu bulunurken, tuvaletlerin temizliği ve hijyen malzemelerinin yetersizliği tepki çekti. Yiyecek ve içecek sisteminde ise büyük aksaklıklar yaşandı. Mobil uygulama üzerinden sipariş verme fikri yoğunluk nedeniyle işlemez hale geldi. Alternatif olarak kullanılan ödeme noktaları ise taraftarları uzun kuyruklara mahkûm etti. Bir sandviç, patates ve bira almak isteyen bir taraftarın üç ayrı sıraya girmesi gerekiyordu. Bu nedenle birçok kişi ertesi gün kendi yiyeceklerini getirerek çözüm buldu.
Yarış programı ise oldukça zengindi. Formula 2 ve Formula 3 yarışları büyük heyecan yaratırken, Porsche araçlarının yan yana 150 mil/saat hızla son viraja dalışı izleyenleri büyüledi. Tarihi Formula 1 araçlarının gösterisi ise nostaljik bir atmosfer sundu. Taraftarların deneyimini artıran bir diğer unsur ise ücretsiz dağıtılan ‘Race-Radio’ kulaklıkları oldu. Bu sayede pistin karşı tarafındaki ekranı göremeyen taraftarlar, yarışın gidişatını anlık olarak takip edebildi. Resmi F1 kulaklıklarının 100 avro gibi yüksek bir fiyata satılması ise eleştirildi.
Monza’nın büyüleyici atmosferi, tarihi parkın içinde yer alan pistin doğal güzellikleriyle birleşti. Şehir merkezindeki restoranlar, kafeler ve barlar, yarış sonrası taraftarlara keyifli anlar yaşattı. Hamilton’ın Ferrari ile Monza’daki ilk deneyimi, hem pistte hem de tribünlerde unutulmaz bir iz bıraktı. Gelecek yıl Ferrari kırmızısıyla bir adım daha ileri gitmesi, tifosinin en büyük dileği olarak öne çıkıyor.
Haber kaynağı: Motorsport Week / An F1 fan’s perspective on Lewis Hamilton’s Ferrari Monza bow
